Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... |
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, |
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, |
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! |
|
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! |
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. |
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i... |
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi! |
|
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? |
"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın. |
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... |
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb. |
|
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; |
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; |
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, |
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle... |
Merhum Mehmet Âkif ERSOY |
(Safahât, Altıncı Kitap, Âsım) |
KASİDE- ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE (İsmail COŞAR) |