...EMİN IŞIK (1934 - 2019)
  • Ramazan Hatıraları: "Prof. Dr. Emin Işık"

    "Ramazana erişmek herkese nasip oluyor da, ramazana eriştiği halde ramazan olduğunu bilmemek aslında nasipsizliktir. Erişiyor adam, çocuklar bayram için bir şey istemezlerse ramazan mı geldi ki, diyor, yani niye böyle benden bir şey istiyorlar diyor. Bayrama bir hafta kaldı halbuki! İşte Allah gafletten kurtarsın. Yani erişip de, o eriştiği zamanı, o kutsal zamanın kıymetini bilmemek, daha acı bir felakettir, diyeyim artık!"

    "Zamanla ve mekânla bağımlı yaşıyoruz; ikisine de bağımlıyız. Maddeden yapılmışız, bir mekâna ihtiyacımız var. Yürümek için, çalışmak için, yatmak uyumak için... neyse. Bir de zamana ihtiyacımız var, zaman içinde yaşıyoruz. Eğer böyle bir durum varsa, mekân ve zaman içinde yaşıyorsak, kutsal mekânlara da kutsal zamanlara da ihtiyacımız var. (...) Diğer zamanlarda sen Allah'ın kapısını çalıp açtırmaya çalışıyorsun, "Ya Rabbi! Ben geldim!" Ama böyle zamanlarda kapı zaten açık tutuluyor. Mesela kandil geceleri, kadir geceleri, bayramlarda, cumalarda... Mesela bir bayram olduğu zaman, düğün olduğu zaman kapılar açık olur. Şimdi bunlar müminlere sağlanmış bir imkân. Başka zaman sen tık tık vurup kapıyı, ben geldim, kapıyı açar mısınız, diyeceksin. Başka gecelerde de Allah'ın kapısı her zaman herkese açık. Ama öbür tarafta kapıyı sen tıklatarak açıyorsun, burada zaten açılmış kapı, herkese açılmış, umuma açılmış kapı!..." Devamı

  • Emin Işık

    “Türkiye’nin bir tane davası vardır, ahlâk davası. Başka bir davası yoktur. Bu ahlâk maalesef kitaplardan öğrenilmiyor, insanlardan öğreniliyor. Bin cilt kitap okumaktansa bir ahlâk sahibi insanla bir saat sohbet etmek daha verimli ve daha büyüktür.” (...) “Profesör olmakla değil adam olmakla büyük olunur.”

    “Birçok faaliyet gösteriliyor ama hepsi sahipsiz. Dil konusunda çabalar var fakat dilin sahibi yok, sahip çıkanı yok. Bir hayli vakıf, dernek işte millî değerler, millî sanatlar, tarihimiz, kültürümüz üzerinde çaba gösteriyorlar ama bir tesiri yok. İlahiyat fakültelerimiz var ama dindarlık yok.’’

    “Kardeşim yerli olun. Hatta o kadar yerli olun ki mesela içecekseniz yerli rakı için. Bu kadar net konuşuyorum anlaşılsın diye!”